Anısına: Christophe

-
Aa
+
a
a
a

Bu haftaki programımızı; 16 Nisan'da hayata veda eden yorumcu, besteci ve söz yazarı Christophe'a ayırdık. Program boyunca sanatçının renkli kariyerinin farklı dönemlerine ait şarkılardan örnekler dinledik. 

Christophe

Asıl adı Daniel Bevilacqua olan Christophe, 1945’te Paris yakınlarındaki Juvisy-sur-Orge’da, İtalyan asıllı bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelmişti. Henüz küçük yaşlardan itibaren Amerikan yaşam tarzına hayranlık beslemeye başlayan Daniel, gençlik çağında blues müziğin usta isimleri Robert Johnson ve Johnny Lee Hooker’ı keşfetti. On altı yaşına geldiğinde repertuvarı Elvis Presley ve Gene Vincent gibi rock’n’roll efsanelerine ait şarkılardan oluşan “Danny Baby et les Hooligans” isimli grubu kurdu. 1964’te, annesinin ona hediye ettiği Aziz Christopher madalyonundan esinlenerek sahne adı olarak Christophe’u kullanmaya başladı. Aynı yıl ilk 45’liği Reviens Sophie’yi yayınladı. Bu şarkı pek dikkat çekmedi ama bir başka kadın ismi taşıyan bir diğer şarkı ona şöhretin kapısını açtı. 1965’te piyasaya çıkan Aline, hem Fransa’da hem de İspanya, Belçika, Türkiye ve İsrail gibi ülkelerde büyük ilgi görerek o yaza damgasını vurdu. Bu dönemdeki dikkat çeken parçalarından biri de Les marionettes idi. Kağıt ve ipten kuklalar yapan bir adamın hikayesini anlatıyordu şarkı. 

Kariyerine yé-yé akımının tam ortasında başlamasına karşın bu dönemdeki meslektaşlarından oldukça farklıydı Christophe. Ne Johnny Hallyday ya da Eddy Mitchell gibi sert, erkeksi bir hali vardı, ne Jacques Dutronc, Nino Ferrer ya da Antoine gibi komik şarkılar söylüyordu ne de Michel Polnareff kadar gösterişliydi. 1.65’lik boyu, sarı saçları ve androjen ses tonuyla bambaşka bir imaja sahipti. Aline ve Les marionettes gibi şarkılarının başarısına rağmen altmışların son bölümünde kariyerine kendi isteğiyle bir süre ara veren Christophe, 1967 ve 68’de uçuş dersleri aldı. Cadillac tarzı büyük Amerikan otomobillerine de büyük ilgi duyan sanatçı bunların koleksiyonunu da yapıyordu. Bu tutkusu bazen başını belaya da sokabiliyordu. 1970’de aşırı hız yüzünden hapis cezasına çarptırılmış ve ehliyetine el konulmuştu. Yetmişlerin başında, uzun saçları ve bıyıklarıyla pekiştirdiği "tövbekâr bir crooner" imajıyla müziğe geri dönen Chirstophe, kendi adını taşıyan üçüncü albümünü ise 1972’de yayınladı. Bu albümün dikkat çeken parçaları arasında altmışlı yıllardan kalma bir altyapıya sahip bir aşk şarkısı olan Oh! Mon amour ve sanatçının müzikal anlamdaki yenilik arayışlarının ilk adımlarından biri olarak sayılabilecek La petite fille du 3ème bulunuyordu.

Yetmişlerin başında, yapımcı Francis Dreyfus’la birlikte çalışmaya başlayan Christophe, bu dönemde onun aracılığıyla genç bir söz yazarıyla tanıştı. Bu söz yazarı, ünlü besteci Maurice Jarre’ın oğlu, Jean-Michel Jarre’dı. İkili 1973 ve 74 yıllarında “Les paradis perdus” ve “Les mots bleus” adlı albümlerde birlikte çalıştı. Jarre; Pink Floyd ve Velvet Underground gibi gruplara hayranlık besliyordu, bu albümlerde de dönemin Anglosakson rock müziğinin etkilerini görmek mümkündü. Her iki albümün de beş yüzer binin üzerinde satmasıyla önemli bir ticari başarıya imza attı Christophe. Bununla birlikte altmışlı yılların romantik şarkıcısı gitmiş, onun yerini biraz çökmüş, hatta yaşama küsmüş gibi görünen ama bir o kadar da karizmatik bir adam almıştı. 1974 tarihli Les paradis perdus (Kayıp Cennetler) adlı şarkı da tam bu tarz birinden söz ediyor. Zamanında, Londra’nın sigara dumanından boğulan küçük kulüplerinde şarkı söyleyen, biraz yaşlı, biraz lanetli ama hala şık ve gösterişli bir müzisyeni konu alan şarkının pek çok açıdan otobiyografik özellikler taşıdığını söyleyebiliriz.

Yapımcı Francis Dreyfus, "Les mots bleus" ve "Les paradis perdus"nün başarısının ardından Christophe için yeni bir hit şarkı arayışına girmişti. Bu kapsamda bu kez genç söz yazarı Didier Barbelivien’in kapısını çaldı. Çocukluk yıllarının idolü için şarkı yazma fikri Barbelivien’i çok heyecanlandırmıştı, o da o dönemde çok sevdiği Aline’den yola çıkarak bir şarkı yazdı. Ne var ki bu kez Christophe, Aline’deki gibi terk edilen ve sevdiği kadına "geri gel" diye yalvaran değil, terk eden kişi rolüne bürünecekti. Böylece ortaya Petite fille du soleil (Güneşin küçük kızı) çıktı. Şarkı büyük beğeniyle karşılandı ve kısa sürede Chirstophe’un klasikleri arasındaki yerini aldı. 

Sözleri Jean-Michel Jarre, bestesi ise Christophe’un imzası taşıyan 1974 tarihli Les mots bleus'de, sanatçı ruhunun derinliklerindeki melankoli duygusunu sesi aracılığıyla adeta müziğe aktarıyordu. Jean-Michel Jarre & Christophe ortaklığı, Les mots bleus’nün ardından sona erdi. 1976 tarihli "Samourai" adlı albümde, daha sonra adı Alain Bashung ile birlikte anılacak olan Boris Bergman’la çalışan Christophe, 1978’de, Les Inrocks dergisi tarafından gelmiş geçmiş en iyi 100 Fransızca Albüm arasında gösterilen “Le Beau Bizarre”’ı piyasa sürdü. Le beau bizarre zamanla sanatçının lakabı haline gelecekti. Türkçeye "tuhaf yakışıklı" olarak çevirebileceğimiz bu kelimeler, gerek kişisel yaşamı gerekse müzik kariyeri açısından onu tanımlamak son derece uygundu gerçekten de. 1980'de bir hayli sıra dışı bir albüm olan “Pas vu pas pris” çıktı piyasaya. Bu albümde, sözlerini o dönemdeki eşi Véronique’in kardeşi Alain Kan’ın yazdığı parçalara da yer vermişti Christophe, 1983’te, Besame mucho ve Perfidia gibi 40’lı ve 50’li yılların klasiklerini yorumladığı “Clichés d’amour”’u piyasaya çıkaran sanatçı, aynı yıl, ilerleyen dönemde bir klasiğe dönüşecek olan Succès fou adlı romantik slow’u yayınladı.

Seksenli yılların ikinci yarısında uzunca bir süreliğine ortadan kaybolan Christophe'un bu kayıp yıllarda; juke-boxlardan kollu kumar makinalarına, 78’lik blues albümlerinden eski radyolara, ona Amerika Birleşik Devletlerini hatırlatacak objeleri toplamakla vakit geçirdiği ortaya çıktı. Ayrıca sinemaya da büyük ilgi duyan sanatçının bir müzeyi andıran Montparnasse’taki apartman dairesinde küçük bir de sinema salonu bulunuyordu. 500’e yakın 35mm’lik filmden oluşan bir koleksiyona da sahip olan Christophe, bu tip hobileriyle uğraştığı bu on yılı aşan sessizlik döneminin ardından 1996 Mayıs’ında, kendi yazdığı şarkı sözlerine de yer verdiği “Bevilacqua” adlı albümle çarpıcı bir geri dönüşe imza attı. Bu albümle birlikte bu kez kadınların kalbini çalan gizemli ve çapkın erkek imajını bir kenara koyup, kendini elektronik müziğin kollarına bırakıyordu. Kariyeri açısından büyük risk içeren bu hamle hem hayranları hem de eleştirmenler tarafından heyecan verici bulundu. Label obscur ve Enzo Ferrari anısına yazdığı Enzo gibi parçalarla dikkat çeken bu albüm onun ellinci yaşında “kült” statüsüne yükselmesini sağlayacaktı. Comme un intérdit ve Elle dit, elle dit gibi şarkıların yer aldığı 2001 tarihli "Comm’si la terre penchait” ile de benzer bir başarıya imza atan sanatçı, 2002’de, tam yirmi sekiz yıl aradan sonra Olympia sahnesine geri döndü.

2008’de yine elektronik müzik altyapılı şarkılarla dikkat çeken “Aimer ce que nous sommes” isimli albümü piyasaya süren Christophe, 2013 yılında “Intime” adlı turneyle hayranlarıyla buluşarak en sevilen parçalarını, sadece piyano ve gitar eşliğinde, fısıldamayı andıran bir ses tonuyla yorumladı. 2016’da isim şarkısı için Jean-Michel Jarre’la yeniden bir araya geldiği "Les vestiges du chaos"yu piyasaya süren sanatçı, bu albümdeki Tangerine adlı parçada, 2016’da hayata veda eden Amerikalı elektronik ve punk müzik grubu Suicide’ın solisti Alan Vega’yla bir araya gelmişti.

Yakınları tarafından bir gece kuşu olarak tanımlanan Christophe, akşamüstü saat altı gibi uyanıp tüm gecesini, farklı seslerin, müziklerin arayışı içinde geçiriyordu. Koronvirüs salgınının Fransa’da iyiden iyiye yayılmaya başladığı Mart ayının ortalarına doğru, yine böyle geç bir saatte, yakın dostu Jean-Michel Jarre’ın telefonuna “sende maske var mı” diye bir mesaj bırakmıştı sanatçı, Jarre ertesi sabah onu geri aradığında ise çoktan hastaneye kaldırılmıştı. Ona repertuarının en çok sevdiği parçası sorulduğunda bu soruya: Aline şeklinde cevap veren Christophe, “Eğer o olmasaydı, bugün ben burada olmazdım diyordu”. Peki kimdi bu şarkının ilham kaynağı diye baktığımızda karşımıza Chirstophe’un altmışlı yılların ortasında delicesine aşık olduğu Aline Natanovich çıkıyor. Gündüzleri Montparnasse’da bir diş hekiminin sekreterliğini yapan genç kadın geceleri, Saint-Germain des Près’deki Orphéon Club’da vestiyer olarak çalışıyordu. Christophe’la da burada tanışmışlar, kısa süre sonra birlikte yaşamaya başlamışlardı. Ne var ki Christophe’un askere çağrılması nedeniyle bu aşk da yarıda kaldı ve Aline bir süre sonra genç adamı terk etti. Bunun üzerine sanatçı, çok kısa süre içinde bu şarkıyı kaleme aldı. Parça, 1965 ilkbaharında piyasaya çıktı o ve o yılın sonbahar ve yaz aylarına damgasını vurdu. 

 

Kaynaklar:

La vie secrète des chansons françaises; André Manoukian - Bertrand Dicale; E/P/A; 2016

Christophe - Paradis Perdus; Christophe Conte, Libération; 18-19.04.2020

Christophe - Génie, un peu dandy; Les Inrockuptibles Hors-série; 24.04.2020

Şarkıcı / YorumcuParça AdıAlbüm AdıSüre
Christophe & Arthur Le beau bizarre Christophe Etc. Vol.2 2:02
Christophe Les marionettes Aline 2:35
Christophe Excusez-moi Monsieur le Professeur Aline 2:37
Christophe Oh! Mon amour Christophe 2:53
Christophe La petite fille du 3ème Olympia 2002 3:20
Christophe Les paradis perdus Intime 3:15
Christophe & Camille Petite fille du soleil Christophe Etc. 3:03
Christophe Les mots bleus Les mots bleus 4:11
Christophe & Nusky Succès fou Christophe Etc. 3:45
Christophe Ces petits luxes Comm'si la Terre Penchait 4:20
Christophe & Alan Vega Tangerine Les vestiges du chaos 4:56
Christophe Aline Olympia 2002 2:50